
Türkiye'de Mahalle Felsefeciliği ve Sloganik Entelektüellik
ÜIkemizin en büyük sorunlarından biri, siyasetin her alana nüfuz etmiş olmasıdır. Spor, sivil toplum, akademi, yayıncılık, sanat ve entelektüel dünyamız, siyasetin yönlendirici ve belirleyici rolü altında şekillenmektedir.
Özellikle felsefe ve sosyal bilimler alanındaki düşünürlerimizin, bilgi ve birikimleriyle topluma rehberlik etmeleri, iyiye, güzele ve hakikate dikkat çekmeleri gerekirken, siyasi organizasyonların ideolojik propaganda aygıtlarına dönüşmüş izlenimi vermeleri endişe vericidir.
J.P.Sartre Entellektüel Kimdir? sorusuna şu cevabr verir.: "Entelektüel, kendi sınıfsal ve ideolojik konumunu aşabilen kişidir." Sartre, Felsefecilerin ve entelektüellerin belli bir ideolojik kampın içinde sıkışıp kalmak yerine özgürce düşünebilmeleri gerektiğini vurgular.
Kritik dönemlerde geniş halk kesimlerine entelektüel bir
perspektif sunarak kamuoyu oluşturmak ve siyasal
mekanizmalara etki etmek yerine, birçok düşünür ve
akademisyen, adeta bir siyasi partinin ilçe başkanı gibi
hareket etmekte; felsefenin ve entelektüel duruşun
saygınlığını zedelemektedir. Nietzsche,Böyle Buyurdu
Zerdüşt' te,"Sürü, kendisine yol göstereni
sever ama o yol gösterenin özgür olmasını istemez."
Nietzsche,entelektüellerin halk tarafindan alkışlansa bile,
çoğu zaman özgürlüklerinin sınırlandırılmak istendiğini söyler.
Oysa felsefe ve entelektüel duruş, kalabalıkların alkışına talip olmaz.
Düşünürlerin belirli bir ideolojinin savunucusu hâline gelerek propaganda aygıtına dönüşmesi, üIkemizin düşünsel gelişimi açısından kaygı vericidir.
Siyasetin etkisi altında şekillenen değil, siyaseti etkileyebilen bir felsefi tavir ve olgunluğa sahip bir entelektüel sinif inşa etmenin, hangi partinin ülkeyi yöneteceğinden çok daha önemli bir mesele olduğu kanaatindeyim.


İbrahim Ağkavak
18 Nisan 2025